Ayşegül Doğan: Kent uzlaşısı dediğimizde herhangi bir partiyi adres olarak göstermedik
Halkların Demokrasi ve Eşitlik Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, İlke TV’de Dilek Odabaş’ın sunduğu “Seçim Meydanı” programında gazeteciler Atakan Sönmez, Candan Yıldız, Hakkı Özdal, Kayhan Ayhan ve Murat Aksoy’un sorularını yanıtladı.
İstanbul’da neden bazı ilçelerde aday çıkarıp, bazı ilçelerde aday göstermedikleri sorulan Doğan, “İşte bu kent uzlaşısının kendisi zaten. Kent uzlaşısıyla adaylarımızı belirleyeceğiz dediğimizde herkes bir siyasi partiyi işaret ettiğimizi düşündü. Ağırlık olarak da CHP algılandı. Oysa böyle değildi. Biz herhangi bir siyasi partiyi adres olarak göstermedik” yanıtını verdi.
‘SÜRECİN HİÇBİR TARAFINDA ARKA KAPI DİPLOMASİSİ YÜRÜMEDİ’
“Ama hepsine birden şu çağrı ulaşmış oldu: Biz Türkiye’nin batısında adaylarımızı, belirleyici güç olduğumuzun farkında olarak, o seçim bölgelerinin koşullarına ve orada oy kullanacak insanların, o belediyelere nasıl katılacaklarına göre belirleyeceğiz demiş olduk aslında” diyen Doğan, şöyle devam etti:
“Küçükçekmece’de, Bağcılar’da, Esenyurt’ta orada yaşayan insanlar karar versin dedik. Ne yaptık, oradaki dinamiklerle görüştük. O dinamikler içerisinde, CHP’nin belirleyici olduğu yerlerde tabii ki CHP’yle de görüşmeler sağlandı. Sivil toplum kuruluşlarıyla, demokratik kitle örgütleriyle, siyasi partilerle görüşmeler oldu. Bu sürecin hiçbir tarafında bir arka kapı diplomasisi yürümedi. Kent uzlaşısını sadece aday çıkarmak ya da çıkarmamak olarak bakmamak gerekiyor. O yüzden başından beri, bu dönemde mottomuz kazandırmak ya da kaybettirmek değil kazanmak dedik. Her yerde kazanmak ve halklarla kazanmak dedik.”
‘İKTİDAR PARTİSİYLE HERHANGİ BİR UZLAŞI OLSAYDI BUNU DA AÇIKLARDIK’
‘Kent uzlaşısı’ çerçevesinde AK Parti’yle herhangi bir seçim çevresinde uzlaşma olduğu olmadığı dair soru üzerine Doğan, “İktidar partisiyle herhangi bir seçim çevresinde bir uzlaşı olsaydı bunu da açıklardık. Yok böyle bir uzlaşı. Kent uzlaşısının ilkeleri derken, Kürt meselesine nasıl baktığı, Türkiye’nin nasıl baktığı, biz kadın özgürlükçü, ekolojik, toplumcu, demokratik bir belediye anlayışı diyoruz. Kent rantı değil kent hakkı diyoruz. Bu ilkelerde uzlaşabileceğimiz her dinamikle bir araya gelebileceğimizi söyledik” dedi.
‘7 HAZİRAN 2015 SONUÇLARININ ARKASINDAKİ İTİCİ GÜÇ ÇÖZÜM SÜRECİYDİ’
Partinin 7 Haziran 2015 seçiminden beri oy kaybettiği yorumlarını nasıl değerlendirdiği sorulan Ayşegül Doğan, şu yanıtı verdi:
“Siyaseten gerilemem demem ama neye ihtiyaç duyduğumuza dair önemli bir gösterge. 7 Haziran 2015 seçimindeki sonucu ortaya çıkaran itici gücü hatırlamamız gerekiyor. Ben bunun çözüm süreci, barış süreci, İmralı süreci adına ne dersek diyelim sürecin, o sonuçların arkasındaki itici güç olduğunu düşünüyorum. Bunu göz ardı edemeyiz. Yüzde 10 seçim barajını alaşağı eden… 1980 darbesinin en büyük uygulamalarından biri değil miydi? Bunu alaşağı eden şey elbette başarılı bir parti yönetiminin yanı sıra itici güç çözüm süreciydi.
Mesela 14-28 Mayıs sonrasında ortaya çıkan tablonun bir kelimeyle anlatılmasını istesek umutsuzluk ve karamsarlığa gark olmak. Tam tersi bir havanın estiği dönemde o oy oranını gördük biz. Her seçimi dönemin koşullarını da göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz gerekir. İnsanlar rahat bir şekilde nefes almak istiyorlar. Dolayısıyla ben bunu gerileme olarak asla değerlendiremem. Sürgünde bir HDP var, hapisler bir HDP var, alanlarda, sokaklarda, parlamentoda şimdi bir DEM Parti var. Hangi siyasi parti, bu kadar sistematik bir biçimde, onlarca yıla rağmen uygulanan bu baskı politikası uygulanır da ayakta kalabilir? Buradan şu da çıkmasın: Hiç hata yapılmadı.”
(HABER MERKEZİ)