Türkiye tarihinin en karanlık ve karmaşık hadiselerinden 1993 yılındaki Sivas olaylarının sanıkları 30 yılı aşkın süredir cezaevlerinde tutuluyor. Kışkırtma, provokasyon ve ihmaller gölgesinde gerçekleşen ve 37 kişinin vefat ettiği acı olayda 33 kişi idam cezasına çarptırılmıştı. Karar 28 Şubat süreci içerisinde, 16 Haziran 2000 tarihinde verilmişti.
Tutarsız delillerle cezaevlerine atıldıkları belirtilen, TBMM Araştırması Komisyonu Raporu ile yaşadıkları mağduriyetleri adeta tescillenen sanıklar 1993’ten bu yana cezaevlerinde tutuluyor. 28 Şubat davası hükümlüsü 4 eski generalin “kocama” gerekçesiyle cezaevinden tahliye edilmesine yönelik kararla birlikte 28 Şubat sürecinde hapsedilen mağdurlar yeniden gündeme geldi.
31 yıldır cezaevinde olan Sivas davası sanığı Zafer Yelok, Tokat Çamlıbel Kapalı Cezaevi’nden kaleme aldığı mektupta 28 Şubat cuntacılarının mağdur gibi gösterilmeye çalışılmasının kendilerini çok üzdüğünü, bu kişilerin dindar insanlara en ağır zulmü yaptıklarını hatırlattı.
ANNE BABAMIN CENAZESİNE BİLE GÖTÜRÜLMEDİM
Kendisi cezaevindeyken vefat eden anne ve babasının cenazesine katılmasına bile müsaade edilmediğini yazan Zafer Yelok, Yeniakit gazetesinde yer alan mektubunda şu ifadeleri kullandı:
BİZE SADECE MUHSİN YAZICIOĞLU SAHİP ÇIKIYORDU
_________________
DDK’NIN SİVAS OLAYLARI RAPORU
Devlet Denetleme Kurulu’nun, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 30 Kasım 2012’deki talimatıyla hazırladığı ve 2014 yılında yayımlanan “1-2 Temmuz 1993 Tarihlerinde Sivas İlinde Meydana Gelen ‘Madımak Olayının’ Oluş Şekli, Amacı, Sonuç ve Tesirleri İtibarıyla İncelenmesi“ne ilişkin araştırma ve inceleme raporu yayımlanmıştı.
“Olayın ortaya çıkmasında, önlenememesinde ve soruşturulmasında/yargılanmasında devlete terettüp eden ağır bir hizmet kusuru bulunmaktadır” ifadesine yer verilen raporda, dönemin kamu yönetiminin olaylara seyirci kaldığı, yeterli güvenlik önlemi almadığı ve devletin olaylarda taraf haline geldiği vurgulanmıştı.
Sivas olayları sırasında delillerin toplanması ve muhafazasında gerekli hassasiyetin gösterilmemediği belirtilen raporda, kamu yönetiminin ve yargının ağır kusurlu olduğunu tespit etmişti. Aynı raporda, yargıya müdahaleye varan hususların bulunduğu da kaydedilmişti.
_________________
CEVAPLANAMAYAN SORULAR
Karanlık Sivas olaylarıyla ilgili 31 yıldır cevaplandırılamayan sorular şöyle sıralanıyor:
- Cuma namazı esnasında cami etrafında toplanan kalabalığın ‘davul-zurna’ çalarak provokasyon oluşturmasına neden göz yumuldu?
- Provokasyonu gerçekleştirenlere neden herhangi bir işlem yapılmadı?
- Camiden çıkan öfkeli kalabalığın büyümesi ihtimalini göz önünde bulunduran Emniyet Müdürü Doğukan Öner’in, ‘Dağıtalım mı?’ önerisine, Vali Ahmet Karabilgin, niçin ‘Gerek yok’ demiştir?
- Vali Karabilgin, bu ihmalinden dolayı herhangi bir soruşturmaya uğramış mıdır?
- Sürekli olarak Banaz’da yapılan Pir Sultan Abdal şenliklerinin, olayların yaşandığı 1993 yılında ani bir kararla Sivas merkeze alınmasının üstüne neden gidilmedi?
- Banaz’daki etkinliklerin Sivas’ta yapılması için Vali Karabilgin’in ve İl Kültür Müdürü’nün çaba sarf etmesinin altında yatan saik nedir?
- SHP milletvekili Azimet Köylüoğlu’nun da bulunduğu birçok Sivaslının “Bu şenlikleri Sivas kaldırmaz!” uyarıları neden gözardı edilmiştir?
- O dönem infiale neden olan ‘Şeytan Ayetleri’ kitabının çevirmeni olarak tepki toplayan Aziz Nesin, Alevi olmamasına rağmen Sivas’taki etkinliklere neden davet edilmiştir?
- Nesin’in kışkırtıcı söylemlerine ve hareketlerine neden müdahalede bulunulmamıştır?
- Aziz Nesin şehre gelmeden önce Sivas’ın dört bir tarafına dağıtılan kışkırtıcı bildiriler hangi elden çıkmıştır?
- Bildiriler nerede kaleme alınmıştır?
- Bildirileri kim ya da kimler dağıtmıştır?
- Şehirdeki provokasyondan sadece iki gün önce Sivas Numune Hastanesi’nin personeli neden çevre illere gönderilmiştir?
- Görevlendirme emirlerini kim vermiştir?
- Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü; Madımak Oteli’nde bulunanlara, neden ‘Şehri terk etmeyin’ diyerek ısrarla telkinde bulunmuştur?
- Madımak Oteli’nin kâtibi Ahmet Öztürk’ün tanık ifadesine göre içerden vurulduğu beyan edilmesine rağmen kimin vurduğu neden araştırılmamıştır?
- Dönemin SHP/CHP Genel Başkanı Erdal İnönü’nün ekibinden olduğu bilinen Ahmet Karabilgin’in olaylardan kısa bir süre önce Sivas’a vali tayin edilmesi tesadüf mü?
- ‘Marksist’ eğilimleri ile tanınan vali Karabilgin’in; olay günü sözde ‘devrim şehitleri’ adına saygı duruşunda bulunması suç değil miydi?
- Bugüne kadar vali hakkında işlem yapıldı mı?
- Katip Öztürk’ü vuran kurşun kimin silahından ateşlenmiştir?
- Öztürk’ü vuran silah ya da silahlar niçin balistik incelemeye tâbi tutulmamıştır?
- Gösteriler başladığında, provokasyonun fitilini ateşleyen Aziz Nesin neredeydi?
- Sivas olaylarının akabinde işlenen ve tamamı ‘Sünni’ olan 16 faili meçhul cinayet neden aydınlatılamamıştır?
- Faili meçhul cinayete uğrayan Ahmet Alan ve Hakan Türkoğlu’nun vücutlarındaki kurşunların çıkartıldığı ve yaraların dikildiği iddiaları doğru mudur?
- Aradan geçen 30 koca yıla rağmen bu sorulara neden hala cevap verilmedi? Bu sorulara ne zaman cevap verilecek?