‘Güneşin Kızları’ izlerken Nazlı’ya sinir olup, Selin’i sevenlerdenim daha ziyade. İkisine de zaman zaman hak verip, ikisine de kızdığım oluyor tabii yine de. Kimse tamamen iyi ya da tamamen kötü olamaz sonuçta. Nihayetinde, dostum ikiz demişsin ama bunlar bambaşka… Böyle ikisi arasında gidip gelirken, Vedat Özdemiroğlu’nun o güzelim iki resim arasındaki yedi farkları geldi aklıma ve üşenmedim, bir tane de ben yaptım.
İŞTE YEDİŞER MADDEDE NAZLI VE SELİN!
Nazlı asabidir, tersi pistir. Bir vurur bir de yerden yersin gerekirse.
Selin tatlı dillidir, az zorlasa yılanı deliğinden çıkarır.
Nazlı cicili bicili giyinmez, giyineni de sevmez. Ayna karşısında vakit harcamaktan inceden utanır hatta.
Selin kendisi kadar renkli giyinir, ayna ondan güzeli olmayanı söyleyene kadar bekler.
Nazlı değişime kapalıdır, annesinin evlilik kararına ilk günden beri külliyen karşıdır.
Selin daha güzel bir hayata doğru olacağına inandığı değişikliğe dur demez, akışa gider.
Nazlı Haluk ‘kişisi’nden nefret eder ve bunu aleni dillendirmeye bayılır.
Selin de Haluk’a bayılmaz ama bunu uluorta söylemek yerine kendisini “Haluk Abi’yi babam yerine koydum,” demek zorunda hissedecek kadar naiftir.
Nefretini yüksek sesle söylemeyi çok seven Nazlı, sevgisini ise ancak içinden diyebilir.
Selin flörtözdür, sevgisini gizlemez, tek kelime etmese bile gülüşünden akar.
Nazlı hiperaktiftir; evden kaçar, odalara girer, dolaplara saklanır, motor tepelerinde gezer, havuza girmek evin çatısından oraya düşmek demektir onun için.
Selin konformisttir. Arabayı motora tercih eder, mecbur kalmadıkça evden kaçmaz. Havuz kenarında kokteyl yudumlamak varken mantıksızdavranmaz.
Nazlı annesini çok sever, bu yüzden korumak isterken en çok onu hırpalar, düzeltmeye çalışırken en çok onu yorar.
Selin annesini çok sever, kendi burnunun dikine ona çaktırmadan gider, Selin’in sevgisi yormaz insanı.
KAYNAK: EKRANELLA