RADİKAL – Çocukluğundan beri yazlarını adada geçirmiş biri olarak, kendi küçük cumhuriyetini kurmaya en yakın şeyin bir adaya yerleşmek olduğunu söyleyebilirim. Etrafın denizle çevrili olması fikri sanırım bana bu hissi veriyor. Ada, tüm tatsızlıklardan ve hoyratlıklardan sıyrılmak için bir kaçış yeri gibi benim için. Adanın en temel özelliği ana karadan uzak ve bağımsız olmak. Orada kendine yeten bir sistem kurup, diğer adalılarla uyum içinde yaşamanız gerekir. Küçük bir yer olduğu için herkes birbirini tanır ve herkes birbirine karşı sorumludur.
Bu sene 14’ncüsü düzenlenen İstanbul Bienali’nin duraklarından biri de Büyükada. Bienal, bu yıl tarihinde ilk kez Büyükada’yı da sergi mekânı olarak kullanıyor. Büyükada’da yer alan Büyükada Halk Kütüphanesi, Splendid Palas Oteli, Rizzo Palas, Mizzi Köşkü, Çankaya 57, Troçki Evi ile bienal süresince iskelede kalacak Kaptan Paşa Deniz Otobüsü sergi mekânları olacak.
Bienal mekanlarından ‘Çankaya 57’ olarak adlandırılan Yalman Köşkü, Hatırla Sevgili’ye de ev sahipliği yapmıştı.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 14. İstanbul Bienali, TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori başlığıyla kapılarını bugün açtı. Bienali, ben de tüm İstanbullular gibi merakla bekliyorum. Tekdüze, kaba saba hayatımıza renklilik getiren, ufkumuzu açan bu etkinliği düzenleyen ve parçası olanlara ne denli teşekkür etsek az. Her gün, giderek yozlaşan ve dev bir inşaat alanından farksız olan İstanbul’un belki de en heyecan verici etkinliği.
Bienalin mekânlarını görme vesilesiyle Büyükada’ya İKSV ekibiyle birlikte yaptığım ziyarette 2006-2008 yılları arasında ATV’de yayınlanan, senaryosunu Nilgün Öneş’in yazdığı ‘Hatırla Sevgili’nin mekânlarını görme şansım oldu. ‘Hatırla Sevgili’, Adnan Menderes zamanından başlayarak, Erdal Eren’in idamına kadar olan süreci, Büyükada’da karşılıklı evleri olan iki aileyi eksenine alarak anlatıyordu.
‘Hatırla Sevgili’de Yasemin’in evi, Con Paşa Köşkü.
Dizide esas kız Yasemin (Beren Saat), Con Paşa Köşkü ve esas oğlan Ahmet (Cansel Elçin) ise hemen karşısında yer alan ve bienal mekânı olarak da kullanılan Yalman Köşkü’nde oturuyordu. Hemen belirteyim, Yalman Köşkü olarak bilinen bina, bienalde ‘Çankaya 57’ olarak adlandırılmış. İKSV yetkililerinden köşkün, 19. yüzyıl sonunda Ermeni bir tüccarın kızları için inşa ettirdiği ikiz evlerden biri olduğunu, Çankaya 57’de, Marksist teorisyen ve Sovyet Kızıl Ordu lideri Leon Troçki’nin, Büyükada’da sürgünde bulunduğu sırada bir müddet yaşadığının rivayet edildiğini öğrendim. Bienal sırasında Çankaya 57’de, sanatçı Daria Martin’in ‘Eşikte’ adlı filmi gösterilecek, ayrıca içinde ayna-temas sinestezisi ile ilgili kitap ve tanıklıkların yer alacağı 12 sandalyelik bir de okuma odası da yer alacak.
‘Hatırla Sevgili’de Ahmet’in evi olarak izlediğimiz Yalman Köşkü/Çankaya 57’nin arka bahçesi.
Tekrar aynı mekânlarda geçen diziye dönecek olursak, Yasemin’in babası Rıza Bey (Engin Şenkan) DP milletvekiliydi. Ahmet’in babası Şevket (Avni Yalçın) ise, CHP taraftarı bir savcıydı. Temsili karakterler kullanılarak anlatılan hikâyede, siyasi fikirleri yüzünden ayrı düşen, birbirine karşı evlerde yaşayan iki eski dostun çocuklarını birbirine âşık ederek, ülkemizde o yıllarda yaşanan çalkantı ve karşıtlık en yalın haliyle verilmişti.
Ama sanırım dizide ağırlıklı olarak yer verilen gazete kupürleri, siyasi gelişmelerden daha çok beni etkileyen dönemin sosyal yapısına yönelik bakışı oldu. ‘Hatırla Sevgili’nin sıklıkla işaret ettiği gibi bir zamanlar Türkiye batılı değerlerin egemen olduğu enikonu modern bir ülkeydi. Ben de buna ucundan yetişme şansını yakalamış insanlardan biriyim.
ADA, 1920’LERİN İSTANBUL’UNDA TEMEL BİR İHTİYAÇTI…
Rıfat Bali, adalara gitmenin özellikle İstanbul Musevileri için 1920’lerden beri süren bir alışkanlık olduğunu anlatır. Çünkü İstanbullu için denize girmek, deniz kıyısında olmak önemli bir ihtiyaçtır. Çocukların gelişimi ve kendi ruh sağlıkları için bunu önemserler. ‘Hatırla Sevgili’deki Yasemin’in, Ahmet’in ailesi gibi köşkte oturmasalar bile, dar gelirli olanı dahi, başka şeylerden kısıp ada için kira parasını ayırır. Okullar bitince çocukları alır ve adaya göç eder. Erkekler çoğunlukla hafta arası İstanbul’da kalırken, çocuklar ve kadınlar adanın keyfini çıkarırlar. Bisiklete binmek, aşağıya inmek, danslı partiler, saatlerce süren neşeli sofralar, iskambil oyunları, çamların altında flört, yüzme yarışları, balığa çıkmak ada hayatının bir parçasıdır.
Con Paşa Köşkü’nden bir detay. ‘Hatırla Sevgili’de Yasemin’in evinin iç mekân çekimleri için Meziki Köşkü kullanılmıştı.
‘ADA, AZINLIK PSİKOLOJİSİNE UYGUN BİR MEKÂNDI’
Murat Belge, ‘İstanbul Gezi Rehberi’nde, gayrimüslim azınlıkların yazları Adalar’da geçirmeyi tercih ettiğini, adanın azınlık psikolojisine uyan bir mekân olduğunu, bunun anlaşılır bir olgu olduğunu anlatıyor. İlk buharlı vapurun 1846’da gelmesiyle birlikte, adaların izolasyonunun kırıldığını, iki yakası yazlıklarla dolan boğazın İstanbullulara yetmemesi sonucunda, Adalar’da bahçeli konakların yapılmaya başlandığını anlatıyor.
‘Hatırla Sevgili ’de bahçesinde davetler verilen, plaklar dinlenen köşkler de işte bu zamanlardan kalma. O dönemlerde bürokratlar, Ahmet’in babası gibi yüksek kademelerdeki devlet memurları bu binalarda oturmayı karşılayabiliyorlardı. Adanın bu çok kültürlü havasını soluyarak yetişen dizi karakterleri de insani ve cazip özellikleriyle dikkat çekiyor.
Beren Saat tarafından canlandırılan Yasemin karakteri örneğin, Güzel Sanatlar Akademisi mezunu, ressam, bağımsız, düşündüklerini ifade edebileceği bir ailede yetişmiş, medeni bir tip. Seçimlerini özgürce yapıyor ve istediği hayatı yaşıyor. Yasemin’in bir dönem kocası da olan Necdet (Okan Yalabık) ise, günümüz dizilerinde sıklıkla rastlanan ataerkil erkeklerden çok uzak bir karakter. İnsanların sınırlarını ihlal etmeden de sevgisini gösterebiliyor, uygar, eğlenceli, düşünceli ve sağlam bir arkadaş.
Yalman Köşkü’nün bir başka açıdan görünüşü.
Dizinin son bölümünde Necdet, Zeynep’i yurtdışına kaçmadan önce saklanması için Büyükada’ya getirir. Zeynep, adayı görünce “Ne kadar şanslısınız” der. Necdet, “Mutlu azınlık diyorsun yani. Bizim hepimizin çocukluğu burada geçti. Benim Ahmet’in, Teo’ nun, Yasemin’in.” diye yanıtlar. Büyükada’da başlayan dizi yine adada, Con Paşa Köşkü’nün bahçesinde, dizi zamanına göre hayatta olan tüm karakterlerin olduğu bir sofrada son bulur. Ahmet, Yasemin’le bir bebekleri olacağı müjdesini vermeden önce “Burası hepimizin çok sevdiği, unutulmaz anılarımızın olduğu bir yer. Şimdi aramızda olmayanlar sanki hâlâ buradalar. Şimdi bütün ülke zor günler yaşıyor biliyoruz, pek çok kişi bizim gibi yakınlarını kaybediyor, yurtlarını terk etmek zorunda kalıyor. Hapishanelerde çürüyor. Bu durum devam edecek, o da belli. Bu arada hayat devam ediyor…” konuşmasını yapar.
‘UMUT HÂLÂ VAR ÇÜNKÜ İTİRAZLAR HÂLÂ KAYBOLMADI’
‘Hatırla Sevgili’nin son bölümünde de değinildiği gibi, yitirilmiş saflığın hikâyesini izlerken, isyan, öfke, idealizm ve adalet duygularıyla yola çıkan gençlerin, nelerle karşılaştığına tanık olduk. Karakterler kimi zaman, şiddet, ayrımcılık, hatta kendinden farklı olanı öteleme ve yok etmeye bile maruz kaldılar. Tıpkı, gerçek hayatta olduğu gibi. Çünkü kırk yıl gibi kısa bir sürede bile alışkın olduğum, hayatımın parçası saydığım her şeyin ne denli hızlı sürede yitip gittiğine birebir tanık oluyorum ve artık ne yazık ki yaşadığım kente yabancıyım.
Öte yandan dizinin senaristi Nilgün Öneş’in de belirttiği gibi “Belki hâlâ umut vardır, çünkü itirazlar ve hayaller henüz kaybolmadı. Çünkü çok kültürlü, çok dinli bir toplumda bir arada yaşama şansını henüz kaybetmedik.” Çamların altında nice gün batımları izleyip, sevdiklerinizle güzel içkiler içip, gülüp eğlenmeniz, danslar etmeniz dileğiyle…
*İsmail Baysal /Gökhan Emlak’a Con Paşa Köşkü ve Yalman Yalısı hakkında verdiği bilgiler için teşekkür ederiz.
(KAYNAK: EKRANELLA)