SEZONUN EN İYİ BABASI: CİHAN (ERKAN PETEKKAYA)
Cihan için rahatlıkla geçtiğimiz sezonun en iyi babası, hatta süper babası diyebiliriz. Önce baba, sonra âşık olarak çıktı karşımıza. 40’lı yaşlarının başında, sağduyulu, dürüst, zengin, ketum, başarılı ve saygın bir iş adamı. Eşi Dilara, kızı Cansu ve oğlu Ozan ile birlikte Kandilli’de bir yalıda yaşamakta. Tam eşi Dilara’ya olan aşkını zamanla yitirmiş olduğunu fark edip evliliğini sonlandırmaya karar verdiğinde Cansu bir kaza geçiriyor, kaza sonrasında uygulanan testler aileyle kan uyuşmazlığını gösteriyor ve 15 yıl boyunca tozlu raflarda bekleyen belgelerin sakladığı gerçek açığa çıkıyor. Cansu, Gürpınar ailesinin kızı değil ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Cihan bu bebek karışması olayını çözmeye çalışırken tesadüfen yardımcı olduğu ve ileride büyük bir aşk yaşayacağı Gülseren ile tanıştıktan sonra 31 bölüm boyunca Dilara, Gülseren ve çocukları arasında gelgitlerle boğuşmak zorunda kalıyor. Sezonun ilk bölümünden son bölümüne hiç bıkmadan, her fırsatta Gülseren olsa da olmasa da evliliklerini artık sağlıklı bir şekilde sürdüremeyeceklerinden emin olduğunu, Dilara’nın yüzüne çarpa çarpa söylese de fayda etmiyor. Önce yatakları ayırıyorlar, hatta Cihan bir dönem otelde bile kalıyor; tüm bunlara rağmen Dilara yine bildiğini okuyor. Cihan da tüm olanlara rağmen her fırsatta Gülseren’e bir adım daha atmak için büyük çaba sarf ediyor. Ayrıca bir de baş etmesi gereken, kendisinden yıllarca hiç sevgi görmediğini çok sonra anladığımız babası ve onun sorunları var. Kısacası Cihan bu dizinin en çok sorumluluğa sahip karakteri.
İlk sezonun son bölümlerinde Gülseren’in kendisinden uzakta bir hayat kurmasına göz yummuş gibi görünse de yine her zaman varlığını hissettirecek bir aile yadigarı yüzüğü bırakıyor sevdiği kadının avuçlarına ve sessizce izliyor Gülseren’in yeni hayatına yolculuğunu. Fakat Hazal’ın geçirdiği ciddi kaza genç kızın hayatını karartırken bu aşkın da bir dönüm noktasıydı belki. Gülseren’in kaza haberini alır almaz geri dönmesi bakalım yeni sezonda ne gibi gelişmelere yol açacak.
KUMPAS KURMAK ONUN İŞİ: DİLARA (EBRU ÖZKAN)
Dilara 30’lu yaşlarının ortalarında iki çocuk annesi, güzel, bakımlı, sosyal hayatın içinde bir kadın. Aileden gelen servetine ilaveten eşi Cihan’ın şirketlerinin de ortağı. Ancak işlerle fiilen ilgilenmek yerine yardım vakıflarında faaliyet gösteriyor. Kötü bir anne değil ama kendini çocuklarına vakfeden bir anne de değil. ‘Cemiyet’ tarafından takdir edilme üzerine kurduğu bir hayatı, evliliği var. Ayrıca eşi Cihan’dan artık beklediği ilgiyi görememekten de oldukça rahatsız.
Bebeklerin karışma hikâyesinin ortaya çıkışı, hemen ardından Cihan’ın Gülseren’le yakınlaşması derken, hem itibarını hem de evliliğini dengede tutmak için ve en önemlisi de Cihan’ı tekrar elde edebilmek için mücadele etmek zorunda kalıyor. Kayınpederi Rahmi ile işbirliği yaparak kurdukları tuzaklarla Cihan ve Gülseren’in arasını açmaya çalışsalar da her seferinde tüm planları ellerinde patlıyor.
Dilara’nın bu mücadelesinde ilk etapta bir diğer yardımcısı da hem en yakın arkadaşı hem de avukatı Candan (Ahu Yağtu) Fakat Dilara’nın sürekli ikili oynamasından bunalan Candan, bir süre sonra Dilara ile tamamen ipleri koparıyor. Bununla da kalmıyor, Dilara’dan intikam alma operasyonuna girişiyor. Cansu’nun, Almanya’da bir hapisanede tutuklu bulunan öz babası Özkan’ın Dilara’nın ödediği kefaletle serbest kalıp Türkiye’ye gelmesinden sonra Candan, Özkan’ı kendi safına katıp hem çocukların karışmasıyla ilgili olarak hastaneye tazminat davası, hem de Cansu’yu Gürpınar ailesinden almak için aileye karşı velayet davası açıyor.
‘TOPUKLU AYAKKABIM OLMADAN ASLA!’
Dilara’ya izleyici de Candan gibi zaman zaman kızmış olabilir, ama onun da gururu olduğunu unutmamak gerek. Ancak mantığıyla değil de zaaflarıyla hareket ettiği için bir kumpasa kalkıştığı her sefer kendini ele veriyor. Belki de Cihan’ın her taşın altına bakacak kadar detaycı ve araştırmacı bir tip olduğunu hesap edemediği için yakalanması da bu kadar kolay oluyor. Fakat Dilara hiç pes etmiyor ve ikinci sezonda da pek pes edecek gibi görünmüyor, hatta galiba Cihan’ı elde etmek için daha da tehlikeli oyunlara kalkışacak. Dilara’nın ruhsal ve duygusal durumu bir yana, imajı ve asil duruşu bir yana… Yer ve zaman ayırt etmeksizin şıklığından ve bakımından ödün vermemesi, ‘Topuklu ayakkabım olmadan asla’ felsefesine inanıyor olması (çünkü 31 bölüm boyunca hiç düz ayakkabı giymedi) beni benden alıyor.
ACILARIN KADINI: GÜLSEREN (NURGÜL YEŞİLÇAY)
Genç yaşında hayatın tüm yükünü tek başına sırtlamış, ailesinden maddi manevi hiçbir destek görmemiş, İstanbul’un kenar mahallelerinde bir apartmanda kızı Hazal ve görümcesi Keriman ile yoksul bir hayat süren güzel bir kadın Gülseren. Tek hedefini gerçekleştirmek, yani kızına en iyi şekilde bakabilmek için ekmeğinin peşine düşse de girdiği hiçbir işte dikiş tutturamıyor; hatta yanında çalıştığı perdecinin tacizine uğruyor. Yaşam koşullarına aldırış etmeyip hemen işi bırakıyor tabii.
Eve geç kalan Hazal’ı aramaya çıktığı bir gece tesadüfen Cihan ile tanışması Gülseren’in hayatının tamamıyla değişeceğinin habercisidir. Bir gün hiç tanımadığı birisi (Cansu) gelip “Ben sizin kızınızım, siz benim annemsiniz” diyor ve Gülseren’in hayatı değişirken bir yandan da Cihan’a duyduğu hisler devreye giriyor. Gerçekleri öğrenen Gülseren çocukları için Cihan ve Dilara ile görüşmeyi kabul ederken, hiç ummadığı bir anda sancılı bir aşk üçgeninin de bir parçası oluveriyor.
Daha sonra gerek eski eşi Özkan ve görümcesi Keriman ile yaşadığı ailevi sorunlar yüzünden, gerek çocukların mutluluğu için, Cihan ile arasına mesafe koyup bağrına taş basmayı denese de, hatta aşkı uğruna çocuklarını görmekten vazgeçerek başka bir şehirde tek başına sıfırdan bir hayat kurmayı planlasa da artık ne Cihan’dan kaçış vardır ne de aşktan… Tabii Gülseren’i bu sezon yine zorlu bir yaşam bekliyor. Umarız bu sezon saçı ve makyajı daha düzgün, styling’i özenli bir Gülseren izleriz.
İYİLİK TİMSALİ: CANSU (LEYLA TANLAR)
Cansu temiz kalpli, içinde kötülük olmayan, aile kavramına çok önem veren bir kız olarak çıkıyor karşımıza.Yaşadığı şaşaalı hayatın içinde hizmetçilerle, şoförlerle büyütülmüş olmasının aksine küçük şeylerle mutlu olabilen, okul hayatında da çok başarılı bir genç kız. Binicilik yarışlarında dereceler alıp milli takıma seçilmiş bir sporcu da aynı zamanda. Annesi Dilara’nın hırslarından ve kaprislerinden sıkılmış olsa da ona değer veriyor fakat babası Cihan ve abisi Ozan ile arası gayet iyi.
Yıllarca kendisine annelik babalık yapan insanların öz ailesi olmadığını öğrenmesi Cansu’yu yıksa da bu onun gerçek ailesini araştırıp bulmasına engel olmuyor. Fakat bundan sonrası herkes gibi onun için de hiç kolay olmuyor. Üstelik 10 yıldır ortalarda olmayan öz babası Özkan’ın bir anda çıkıp gelmesiyle iki aile arasında yarattığı karmaşa Cansu’yu da fazlasıyla yıpratıyor. Üstüne Dilara’nın çevresinin, annesine metres gözüyle bakması yetmezmiş gibi bir de öz babasını tanımaya başladıkça hiç de güvenilir biri olmadığını anlaması onu derinden sarsıyor. Artık Cansu’nun tek bir isteği vardır, babası Cihan ile bağlarını hiç koparmayıp öz annesi Gülseren ile birlikte sessiz sakin bir yaşam sürmek… Fakat Özkan’ın yarattığı kaos bir türlü anne-kızın kavuşmasına izin vermiyor. Cansu tam annesinin yanına yerleşmişken yalıya dönmek zorunda kalıyor, yetmezmiş gibi bir de Hazal’ın kıskançlık krizlerinden nasibini fazlasıyla alıyor. İlk sezonun son bölümlerinde Cansu ve Hazal arasındaki krizin iyice büyüdüğünü gördük. Hazal’ın kendisine acımasızca nispet yapmasına ve hakkında çıkardığı asılsız dedikodulara rağmen sessiz kalmasına dayanamayan arkadaşı Şeyda’nın kışkırtmasıyla, Hazal’dan hesap sorunca, ikili arasındaki hararetli tartışma çok acı bitiyor. Cansu, merdivenlerden düşüp beyin kanaması geçiren Hazal’ın başına gelenlerden kendini sorumlu tutuyor. Yeni sezonda Hazal’ın Cansu’yu daha fazla yıpratmaması umuduyla.
KÖTÜLÜKTE SINIR TANIMIYOR :HAZAL (ALİNA BOZ)
Hazal’ın aslında 31 bölüm boyunca neler yaptığını ve neler yaşadığını yazmaya kalksak, ne yer ne zaman yeter. Çünkü maşallah Hazal kötülükte, entrikada sınır tanımadı, zaman zaman başına çok kötü şeyler gelse de, hatta oynadığı kirli oyunlar ölümle bile sonuçlansa da yaptığı her planı korkarak uygulasa da yine yapacağından geri kalmadı. Kendisine niye böyle yaptığı sorulduğunda, her defasında annesi Gülseren ve halası Keriman ile yaşamak zorunda olduğu koşulları hatırlatıyor, babasız büyümenin ezikliğini fazlasıyla hissettiğini ve etrafındakileri cezalandırmak için acımasızca planlar yaptığını itiraf ediyordu.
Hazal önceden de lükse ve statüye düşkün bir kızdı ve gerçekleri öğrenmesi ile gökte aradığı hayatı yerde buldu. Yeni hayatını çok çabuk benimseyip, çok kolay ayak uydurmasına rağmen öz ailesinden beklediği sıcaklığı bir türlü yakalayamayınca psikolojisi de olumsuz etkilendi genç kızın. Bunun sonucunda da içinde en ufak bir art niyet taşımayan Cansu’ya karşı inanılmaz bir nefret ve kıskançlık duygusu geliştirdi; en kanına dokunanı da Cihan ve Cansu arasındaki imrenilecek derecedeki baba-kız ilişkisi.
Asıl amacı Cansu’yu tamamen yalıdan gönderip onun yaşantısına sahip olmak. Cihan ve Dilara’dan hatta Ozan’dan beklentisi tıpkı Cansu’yu sevdikleri gibi onu da aynı derecede sevmeleri. Fakat ne yazık ki hırsı ve kıskançlıkları yüzünden Hazal’ın hiç yüzü gülmüyor. Bu hırslı yapısıyla annesi Dilara’nın genlerini taşıdığını fazlasıyla kanıtlıyor böylece. Cansu’nun mutsuzluğu onun en büyük mutluluk kaynağı. Fakat her başı sıkıştığında pişkin pişkin resmen ağlama duvarı bellediği Gülseren’in yanında alıyor soluğu. Tabii ondaki bu pişkinliği sağlayan biraz da Gülseren aslında; ona her seferinde “Seni her şeye rağmen, her defasında affetmeye hazırım” diyerek güven veriyor. Biraz da yaptığı hataları Dilara’ya anlatırsa, Dilara’nın kendisine Gülseren kadar ılımlı tepki vermeyeceğini hatta yalıdaki yaşamının tehlikede bile olabileceğini bildiğinden Gülseren’e sığınmak işine geliyor. Bakalım yeni sezonda Cansu ile arası düzelecek mi? Hazal intiharın eşiğinden dönebilecek mi ve eski sağlığına kavuşup yine yaptığı her hatadan tereyağından kıl çeker gibi kurtulabilecek mi?
BABASININ OĞLU: OZAN (BURAK TOZKOPARAN):
Gürpınar ailesinin sevimli ve birazcık da serseri oğlu Ozan, aslında saf ve temiz kalpli, bir de yaşının getirdiği ergenlik sıkıntılarıyla kendi içinde boğuşacak kadar içine kapanık bir tipe sahip. Aniden, anlayıp dinlemeden sivri çıkışları sebebiyle, babasıyla zaman zaman anlaşmazlığa düşseler de ailesiyle arası çok iyi; özellikle kardeşi Cansu’ya olan bağlılığı ister istemez imrendiriyor insanı. Solmaz’ın (Güneş Emir) dolduruşuna gelip babasından hesap sormaya kalkınca Cansu hakkındaki acı gerçeği öğrenip yıkılsa da bu gerçek Cansu ile olan kardeşlik bağını sarsacağına daha da güçlendiriyor. Önceleri Hazal’ı tanımaya pek yanaşmasa da daha sonra ona da yakınlık gösterdiğini hatta onu da Cansu gibi sahiplendiğini görüyoruz.
Ozan zaman zaman başını belaya sokmaktan da kendini alıkoyamıyor. Mesela doğum günü arifesinde sırf arkadaşlarına rüştünü ispat etmek için yarışa kalkışıp, babasının hediye ettiği o canım arabayı bir gecede haşat ediyor. Yetmiyor, ailesine kendini ispatlamak istediğinden işe başladığı otelde resepsiyondaki kıza âşık oluyor ve dolandırılıyor. Dımdızlak soyulmuş olsa da onu hâlâ kıza olan aşkını savunurken görüyoruz ve anlıyoruz ki Ozan ruhen tam da Cihan’ın kopyası.
Birkaç bölümdür bir vukuatı olmamasına rağmen son bölümde uyuşturucuyla ilgili tuzağa düşürülüp polisler tarafından karakola götürüldüğünü görmüştük. Ozan’a bu tuzağı planlayan kim? Ve bu tuzağın sebebi ne? Bakalım Ozan bu kumpastan alnının akıyla çıkabilecek mi? Umarız Ozan hiç çizgisini bozmadan yoluna devam eder ve hayatta kimseye bu kadar çabuk kanmamayı ve güvenmemeyi öğrenir.
SEVİMLİ KÖTÜ!: RAHMİ (CİVAN CANOVA):
Rahmi Bey’le ilk tanıştığımızda yıllar sonra birden Rusya’dan gelip çocuklarla normal bir insan gibi şakalaşıp hasret giderse de aslında karanlık bir yüzünün de olabileceğini, pek sağlam biri olmadığını anlamamız uzun sürmüyor. Rahmi Bey, ekranların sevimli kötülerinden. Dilara ile işbirliği yapıp Cihan’ı Gülseren’den ayırmaya çalışırken bütün sırları ortaya çıkıyor. Meğerse Rahmi’nin bir zamanlar bir sevgilisi varmış yani o da eşini aldatmış, hatta ölüm döşeğindeyken bile yanında olmamış, kumara olan zaafı yüzünden işleri batınca sevgilisi onu terk etmiş. Sırf borçları silinsin diye 20 yaşındaki kızını kumara feda ederek hiç tasvip edilmeyecek biriyle evlendirmiş ve kızcağız mutsuzluktan intihar etmiş.
Gün geldi devran döndü, sezon finaline yaklaşırken bir baktık ki Rahmi Bey 180 derece değişti; hem de ne değişmek! Eskiden oynadığı tüm oyunlar bir bir ortaya çıkınca kalp krizi geçirmiş gibi dahi yapıp duygu sömürüsü ile kendini acındırmaya çalışan Rahmi’nin, Cihan’a kurduğu tüm bu tuzakları neden kurduğunu ve bundan duyduğu pişmanlığı dile getirdiğini, kıvrana kıvrana oğlundan af dilediğini, kızının mezarına gidip kafasına silah dayayarak intihara teşebbüs ettiğini bile gördük.
ALLAH’IN SOPASI YOK!
Cihan önce babasının tüm pişmanlıklarının kendisini acındırmak için bir duygu sömürüsünden ibaret olduğunu düşünse de (ki yalan da değil) Rahmi Bey kendini oğluna artık affettirmeye kesin kararlı. Üstüne Gülseren’in kapısını çalınca Gülseren gibi biz de şaşırdık. Bir de Hazal’ın birlikte kaçtığı çocuğun kaza ile de olsa ölümüne sebebiyet vermesi Rahmi Bey’in hem hapise girmekten kurtuluşu, hem de bu kez Cihan’ın isteğiyle yalıya geri dönüş bileti oldu. Böylece gelini ile birlikte işbirliği yapıp kumpaslar kuran adam bir de baktık ki Cihan’ın her şeye rağmen ona karşı duyduğu sonsuz merhamete şükreder olmuş.
“Allah’ın sopası yok” ya da belki “Ne oldum değil, ne olacağım demeli ” deyimleri Rahmi’nin düştüğü durumu ancak anlatabilir. Rahmi Bey yalıya döndükten sonra neler olacak diye merak ederken görüyoruz ki Rahmi bu defa da Dilara’ya karşı savaş açmış, acı gerçekleri yüzüne vura vura bombalıyor. Bakalım Rahmi Bey’in ikinci sezonda bizlere ne gibi sürprizleri olacak? Dilara’ya karşı açtığı savaşa devam edip Gülseren ve Cihan aşkının en büyük destekçisi olma yolunda mı ilerleyecek yoksa olaylar yine tersine mi dönecek?
GERÇEK BİR EKRAN FENOMENİ: KERİMAN (NURSEL KÖSE)
Keriman karakteri çok kısa bir sürede ekran fenomenleri listesine ismini yazdırmayı başardı. Bir de doğaçlama yemek yeme şekliyle iştahımızı ve kilolarımızı tetiklemese, iyiydi! 31 bölüm boyunca evdekiler başta olmak üzere etrafındaki herkese kök söktürdü; tek derdi zengin olup artık kendisi için yaşamaktı, inşallah hayallerine bir gün kavuşur Kerry’miz!
Kardeşi Özkan’ın Almanya’dan kızı için gönderdiği paraları bir güzel biriktiren Keriman, Gülseren ve Hazal’ı bu paranın tek bir kuruşundan bile haberdar etmeyip, kendine de evdekilere de varlık içinde yokluk çektirmişti. Hazal’ı gerçek ailesinin yanına gönderip aileden para kopartmak için çevirdiği oyunlar her seferinde Gülseren’e çarpıp dursa da Keriman yine yapacağından geri kalmadı, hatta evin çapkın dedesi Rahmi’ye bile yürüdü bir ara, fakat yüz bulamadı.
15 yıldır sürekli Gülseren ile uğraşan Keriman’ın asıl imtihanı kardeşi Özkan’ın Almanya’dan çıkıp gelmesiyle başladı. İki kardeş sürekli atışsalar da güç birliği yaparak Gülseren’le uğraşmaktan geri kalmıyorlar. Keriman Gülseren’in kolyesini çalıp hapse bile düştü. Daha sonra Keriman’dan bile daha fazla entrikacı ve paragöz olduğunu anladığımız Osman’ın hayatına girmesiyle ‘Keriman’ın çilesi’ tadında hayli komik ve sıcacık bir hikâyeyle karşılaştık. Özkan’ın çocuğunu taşıyan Nuray’ın da çıkıp gelmesiyle Keriman’ın evinde nüfus artışı devam ediyor. “Gelen gideni aratır” derler. Keriman ve Nuray’ın tek ortak yönü ‘oyrolara’ olan düşkünlükleri. Yemek yiyişini, tam yerinde kullandığı kendine özgü Almanca kelimelerini özlediğimiz Keriman’a kavuşuyoruz sonunda.
BECERİKSİZ KÖTÜ: ÖZKAN (TOLGA TEKİN)
Hep kendi çıkarı için yaşamış, Gülseren’i ve kızı Hazal’ı bırakarak Almanya’ya sözüm ona çalışmak için gitmiş fakat orada çeşitli suçlara bulaşıp yıllarca hapiste yatmış biri olarak arz-ı endam etti ekranlarımızda Özkan. Türkiye ‘ye dönmesi ne ablası Keriman’ı, ne Gülseren’i, ne de Hazal’ı mutlu etti. Ablası Keriman’la atışıp dururken, öz kızının peşine düştü bir yandan. O sırada sessiz sedasız kendisini boşayan Gülseren’den intikam almaya ant içti, hatta kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan kadına tecavüze kalkıştı ama Cihan sayesinde başarılı olamadı. Yardımcılığını yapan ablası soluğu hapiste alınca anladık ki Özkan hiç düşünmeden herkesin başını belaya sokabilecek bir adam.
Sonra Dilara, Candan ve Özkan’dan oluşan Bermuda Şeytan Üçgeni çıktı karşımıza. Bu üçlünün planına göre Özkan bir şekilde Gülseren’in hayatına girecek ve onun aklından Cihan’ı tamamen silecek, Dilara da bu sayede evliliğini kurtaracaktı. Ama tabii ki evdeki hesaplar çarşıya uymadı, üçgen bozuldu, Dilara Özkan’ı Candan’ın müttefiki olarak karşısında buldu.
Özkan da Candan’ın yönlendirmesiyle, Gülseren’le uğraşmayı bırakıp daha akçeli işlere, Cihan’a ve bebekleri karıştıran hastaneye sardı. Bir yandan ablası ve ablasının üçkağıtçı manitası Osman’la uğraşır, diğer yandan bu kötülüğüne rağmen izleyicileri epey eğlendirirken ona en güzel bedeli ödetecek, çırasını cayır cayır yakacak Nuray karnı burnunda, çıktı geldi Almanya’dan. Gelir gelmez bebeği doğuran Nuray kalıcı ve karakter olarak Keriman’ın fotokopisi. İkinci ‘Bayan Oyro’ yani. Fakat sezon finalinde Özkan Nuray’ın babası tarafından vurulunca büyük bir sürpriz yaşadık. Şimdi Özkan’a ne oldu, vurulduktan sonra nasıl bir yol izleyecek, her şeyden vazgeçerek Nuray ile evlenip oğluyla birlikte yeni bir hayat mı kuracak? Kerimanyak, yalakarima, “Keriman kalk çay koy” gibi repliklerine yenilerini ekleyecek mi? Bekliyoruz efendim…
DÖRT AYAK ÜSTÜNE DÜŞÜYOR!: ALPER (CEMAL HÜNAL)
Alper de tıpkı Rahmi gibi ekranın sevimli kötüsü olarak anılıyor hemen. Cihan’ın küçük hisseli ortağı olarak çıkıyor karşımıza fakat tek sorunu herşeyi ayağına hazır beklemesi; hem cam kenarı isterim, hem de beş kuruş olsun diyenlerden.
Alper’in kötü özelliklerini sayacak olursam buradan bizim köye yol olur; karısına davranışlarıyla, şiddete karşı olanların büyük tepkisini çektiği kesin. İşine gelmeyince karısına dayağı basan, hunharca ‘salak’, ‘gerizekalı’ gibi sözler savuran bir tip de aynı zamanda. Cihan’dan da yüzsüzce para isteyip kuruş alamayınca Cihan’ı bile vuruyor. Daha sonra sırasıyla tüm Gürpınar ailesiyle uğraşmaya devam ediyor (Hâlâ da devam edecek gibi.) Bir bakıyoruz ki meğerse Alper, Dilara’nın üvey kardeşiymiş; aklı sıra ona yakın durarak Dilara’dan maddi yardım talep edecek, gül gibi yaşayıp gidecek ama burada da evdeki hesap ne yazık ki çarşıya uymuyor. Dilara’dan alacağı meblağa bel bağlayarak borçlarını ödemeyi planlasa da maalesef evine haciz geliyor, sonuç olarak tenezzül bile etmediği Solmaz’ın evine yüzsüz yüzsüz yerleşiveriyor ve asıl şenlik o zaman başlıyor. Bakıyoruz bizim bir dargın bir barışık, sürekli kedi köpek gibi didişen ikili tek bir planda buluşuvermişler. DNA testiyle Alper Dilara’nın kardeşi olduğunu kanıtlayacak ve babadan kalma servete ortak olacak; vay arkadaş ne plan ama! Tatlı ikilinin onca dram arasında DNA toplamaya çalışması insana nefes aldıran, hatta güldüren anlardı.
Kaza sırasında plan peşinde evde oluşu hayatını değiştirmiş olabilir, göreceğiz. Kedi dört ayağının üzerine düşer misali, Hazal’ı düştüğünde ambulans çağırıp hastaneye göndermeler, hastanede yaptığı gövde gösterileri… Bakalım bunların meyvelerini toplayacak mı?
Yalnız sezon finalinde bizi fena şaşırtıyor, Cihan’ın can düşmanı olan, o sırada adını ve suretini bilmediğimiz Haluk (Barış Falay) ile görüşmesine tanık oluyoruz Alper’in. Bakalım Solmaz ile birlikte bizi hangi maceralara taşıyacaklar bu sezon.
PARAMPARÇA’NIN İLK YILI
Endemol Shine Türkiye’nin yapımcılığını üstlendiği, Star TV’de yayınlanan ‘Paramparça’, 29 Haziran günü 31’nci bölümüyle sezon finali yaptı. Yayınlandığı ilk bölümden itibaren yoğun ilgi toplayan dizinin ilk sezonu böyle geçti:
RAKAMLARLA PARAMPARÇA
– 23’ncü bölümünde yayımlanan Gülseren (Nurgül Yeşilçay) ve Hazal’ın (Alina Boz) bindiği taksinin yaptığı tek bir kaza sahnesi için 350 bin TL harcandı.
– Kamera arkasındaki 150 kişilik teknik ekibin dışında toplamda bin kişi ‘Paramparça’ için çalıştı.
– Ana castında bulunan 11 oyuncu ve 16 yan karaktere ek olarak 31 hafta boyunca 10 bin figüran ve çok sayıda konuk oyuncu rol aldı.
– 240 gün çekim yapıldı.
– Oyuncular senaryo gereği yedi kez trafik kazası geçirdi.
– 31 bölüm boyunca 16 kez hastaneye gidildi.
– Beş karakter öldü.
– 2 bin 170 kostüm, 250 çift ayakkabı kullanıldı.
– 2 bin 890 sayfa senaryo yazıldı.
– Gülseren dizi boyunca tam üç kez Cihan’a olan aşkından vazgeçti, dört kez ev değiştirdi.
– Edip Efendi Yalısı başta olmak üzere dokuz ana mekân dışında, 31 hafta boyunca çekimlerde 40 apartman dairesi ve lüks villa kullanıldı.
– Her hafta yaklaşık 30 ayrı mekânda çekim yapıldı.
– 30 hafta boyunca pazartesi akşamları tüm Türkiye’yi ekrana kilitledi. 16 Şubat 2015’te yayınlanan 12’nci bölüm, totalde 11.93 reyting, AB’de 11.31 reyting ve ABC1’de 13.09 reyting ile rakiplerini geride bıraktı. Bu bölümü 6 milyon 647 bin kişi izledi. Tüm bölümlerin haftalık izlenme ortalaması 5 milyon 500 bin kişi. Yayınlanan 30 bölüm sonunda, sadece dizinin resmi YouTube sayfası ve yayıncı kanal Star’ın internet sitesi üzerinden 90 milyon kez izlendi.
– #Paramparça, #AnneKokusu, #KerimanHalamOlsa, #GülserenOlsam, #CihanBabamOlsa, #KalbimParamparça hashtagleri ile sosyal medyada onlarca kez trend topic oldu. Üç kez de kez dünya gündeminde bir numaraya oturdu.
– Senaryosu üç kez hack’lendi, sosyal medyada yayınlandı.
– İzleyiciler tarafından her bölüm ortalama 250 caps hazırlandı. Birbirinden eğlenceli capsler sosyal medyanın gündemi oldu.
– 8538 kez yazılı ve görsel basında haber oldu.
– Paramparça henüz yayınlanmadan 20 ülke ile ön satış anlaşması yapıldı. Latin Amerika başta olmak üzere Ortadoğu’ya ve çeşitli Avrupa ülkelerine satıldı. Bugüne kadar toplam 40 ülke ile anlaşma sağlandı. 2014 Ekim ayında Cannes’da düzenlenen dünyanın en büyük TV fuarı MİPCOM’da tüm caddeler, billboardlar ve tüm fuar alanı Paramparça’nın afiş ve tanıtımlarıyla donatıldı.
– Dünyanın en saygın reyting ölçüm ajansı ve derecelendirme kuruluşu Eurodata TV’nin her yıl dünyanın ana kanallarında yayınlanan TV programları üzerinde yaptığı ölçümlemede 2014 yılında, Endemol Shine Group’un 74 ülkede yayınlanan 188 yapımı arasında en çok izlenen 9’ncu yapım oldu.
KENDİ YILDIZLARINI YARATTI
Gürpınar ve Gülpınar ailelerinin hastanede karışan çocukları Cansu ve Hazal’ı canlandıran Leyla Tanlar ve Alina Boz’un yanı sıra çocukların ağabeyi Ozan rolüyle de Burak Tozkoparan yeni nesil yıldız oyuncular arasına girdi.
Nursel Köse’nin canlandırdığı Keriman karakteri tam bir fenomen oldu. Keriman’ın kullandığı ‘İdiot’, ‘et kafa’, ‘Oyro (Euro)’ ve Keriman’a kardeşi Özkan’ın söylediği ‘Kerimanyak’ da dizinin favori replikleri arasına girdi. Keriman’ın yediği yemekler ve yiyiş şekli de hep gündemdeydi. Çeşitli araştırma şirketleri, Keriman’ın yemek yediği anlarda Türkiye’nin acıktığını ve dışarıdan yemek siparişi verdiğini açıkladı. Keriman’ın favorileri; spargel zuppe (kuşkonmaz çorbası), salam, ekmek arası pilavlı tavuk, yoğurt, reçele banılmış yeşil biber, şöbiyet, erdber şokolade (çilekli çikolata), lahmacun, kebap, somun ekmek, balık, midye tava, jumbo karides, çiğ bezelye, çiğ yeşillik olarak listelendi.
MÜZİKLERLE PARAMPARÇA
Duygusal şarkılarıyla büyük bir dinleyici ve hayran kitlesine ulaşan İntizar, diziye özel ‘Su Gibi Gözlerin’ adlı şarkıyı yazıp yorumladı. İntizar’a, sözlerini yönetmen Cevdet Mercan’ın yazdığı şiiri seslendiren Erkan Petekkaya eşlik etti. Şarkı sadece ‘Paramparça’nın resmi YouTube kanalında 13 milyon kez dinlendi, Kral TV müzik ödüllerinde dört dalda aday adayı gösterildi.
Defne Samyeli’nin yeni şarkısı ‘Son Arzum’ ilk kez ‘Paramparça’da dinleyicisiyle buluştu. Son bölümünde söz-müziği Can Tanrıyar’a ait olan ve Ajda Pekkan’ın seslendirdiği ‘Yakarım Canını’ şarkısı kullanıldı.
ÜNLÜ KONUKLARI
Gazeteci Güneri Cıvaoğlu avukat rolüyle, pop müziğin yıldızı Sinan Akçıl ise kendisi olarak rol aldı.
KAYNAK: www.ekranella.com