Tarım Haber Sitesi

Haber Takip Merkezi – Güncel ve Tarafsız Haber Sitesi – Ülkenin Nabzını Tutan Site

Trump’dan Rusya ile Yakınlaşma

Trump, Rusya ile ilişkileri güçlendirip, Ukrayna'nın topraklarını vermesi için baskı yapıyor.

“`html

ABD Başkanı Trump’ın Rusya ile Yakınlaşma Stratejisi

ABD Başkanı Donald Trump, uzun yıllardır uygulanan Amerikan dış politikasında köklü değişikliklere imza atarak Rusya ile ilişkilerini güçlendirmeye yöneliyor.

Ukrayna’daki çatışmaları sona erdirmek amacıyla barış müzakerelerinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile aynı safta yer aldı ve Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy’ye, Rusya’nın taleplerini kabul etmesi için baskı uyguluyor. Aynı zamanda Avrupalı müttefiklere, Washington’un savunma kaynaklarını desteklemeye devam etmesini beklememeleri gerektiğini belirtiyor.

Bu durum, Trump’ın Putin’e açık destek sinyalleri vermesiyle birlikte, ABD’nin yeni bir diplomatik yaklaşım benimseyip benimsemeyeceği sorularını gündeme getiriyor.

Trump’ın yaklaşımının arkasında, Rusya’yı Çin’den uzaklaştırma hedefi mi var, yoksa bu davranışları kişisel bağları ve Putin ile olan yakınlığıyla mı açıklanabilir?

Trump Yönetiminin Rusya İle İlişkileri

Rusya’yla ilişkilerdeki değişim rüzgarları, 12 Şubat’ta Trump’ın Putin ile gerçekleştirdiği 90 dakikalık telefon görüşmesi ile başladı. Bu görüşmenin ardından, Trump, Ukrayna lideri Zelenskiy’nin bir barış anlaşmasını kabul etmesi için baskı yaparak, ABD’nin Ukrayna’ya yönelik herhangi bir güvenlik garantisi vermedi.

Trump bu görüşmede, “Birlikte çalışma konusunda karara vardık ve kısa süre içinde karşılıklı ziyaretler yapabiliriz” ifadelerini kullandı. Ayrıca, Ukrayna’nın savaş sonrası NATO üyesi olamayacağını belirtti; bu söz, önceden selefi Joe Biden tarafından verilmişti ve Rusya tarafından şiddetle eleştirilmişti.

Trump bu süreçte Zelenskiy’ye yönelik “kabiliyetsiz” ve “diktatör” yakıştırmalarında bulundu ve ona Beyaz Saray’da Ukrayna’nın “bu savaşı başlatmaması gerektiğini” iletti. Bu ifadeler, Putin’in geçmişteki açıklamalarıyla örtüşüyor.

Trump, savaşın sona ermesinin ardından Avrupa ülkelerinin barış gücü faaliyetlerine Amerikan desteği vermek istemediğini de dile getirdi. Bunun yanı sıra, ABD, Ukrayna Savaşı’nın üçüncü yıldönümünde Birleşmiş Milletler’de yapılan oylamalarda Rusya’dan yana tavır aldı ve Moskova’nın işgalini kınamayı reddetti.

ABD’nin Rusya’ya Yaklaşımının Arkasında Yatan Nedenler

Rusya ile ilişkileri geliştirmeye yönelik bu adımlar, 80 yıl boyunca süregelen Amerikan dış politikasının köklü bir değişim fırsatını doğuruyor. Ancak bu değişimin gerçekten yeni bir strateji olup olmadığı henüz belirsiz.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, muhafazakâr bir haber kaynağı olan Breitbart’a verdiği demeçte, Trump ve ekibinin Rusya ile Çin arasındaki bağı zayıflatmayı hedeflediğini vurguladı.

Rubio, “Rusya’nın kalıcı olarak Çin’in küçük ortağı olduğunu ve bu durumun ABD ve dünya için olumlu bir sonuç doğurmayacağını” belirtti. Ayrıca, bu durumun ABD için tehlike arz ettiğini de ekledi.

ABD’nin Çin’in geliştirdiği Kuşak ve Yol İnisiyatifi gibi küresel ticaret ağlarına karşı nasıl bir tavır alacağı merak konusu. Çin ise Rubio’nun açıklamalarına sert bir şekilde yanıt vererek, “ABD’nin askeri ve stratejik planları başarısızlığa mahkum” dedi.

Çin, ABD’nin Rusya’yı kendi yanına çekme stratejisinin geçmişte Nixon’ın Sovyetler Birliği’ni izole etme taktiği ile zıt bir yön izlediğini belirtiyor. Nixon, Çin ile ilişkiler kurarak Rusya’yı dışlamıştı; şimdi ise Trump Rusya ile yakınlaşarak Çin’i izole etmeye çalışıyor. Bu durum, bazı yorumcular tarafından “tersine Nixon” ya da “tersine Kissinger” planı olarak adlandırılıyor.

Dış İlişkiler Konseyi, “Beyaz Saray, Çin’in küresel varlığını zayıflatmak için Rusya ile iş birliği yapabileceğine inanıyor” ifadelerini kullandı. London School of Economics’ten Klaus Welle, “ABD, Rusya’nın yarı bağımlı bir durumdan kurtulmasını istemiyor; bu durum, Pekin’in ABD üzerinde avantaj elde etmesine neden oluyor” dedi.

Fakat Stratejik Çalışmalar Enstitüsü’nden Dr. Dana Allin, Trump’ın bu stratejiyi tam anlamıyla benimsemeyecek görüşünde. “Bu düşünce yapısına aşina görünüyor, ancak geleneksel Cumhuriyetçi dış politika anlayışının liderliğinde değil” ifadelerini ekledi.

Trump’ın Motivasyonu: Kişisel mi, Stratejik mi?

ABD, Rusya ile Çin’in arasını açma çabalarında zorluklarla karşılaşabilir. 2022’de Ukrayna’nın işgali öncesi iki ülke arasında “sınırsız dostluk” ilan edilmişti ve ticari ilişkilerde önemli bir artış görülmüştü.

Çin, Rus ham petrolünün en büyük alıcısı durumunda ve 2024’te 62 milyar dolarlık petrol alımı bekleniyor. Rusya’nın Ukrayna işgalinin ardından Batılı ülkelerin koyduğu ambargolarla birlikte daha fazla ham petrol Çin’e ulaşma imkanı bulmuştu.

Çin, aynı zamanda yüksek teknoloji ürünleri konusunda da Rusya’nın vazgeçilmez bir ticaret ortağıdır. ABD’li araştırmalara göre, Rusya’nın yurt dışı çip alımının büyük kısmı Çin’den sağlanıyor.

Şanghay Küresel Yönetim ve Saha Çalışmaları Akademisi’nden Profesör Yang Cheng, “Tarihsel güvensizlik ve ideolojik farklılıklar”, Rusya ve ABD’nin tam olarak müttefik olmasını engelleyen faktörler arasında yer aldığını belirtiyor.

İsveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden Dr. Henrik Watchmeister ise, “ABD’nin yakınlaşmalarına Putin bir süre yanıt verebilir; ancak ticaret ilişkilerini değiştirmek konusunda isteksiz olacaktır” görüşünü savunuyor.

Dr. Watchmeister, “Petrol ve doğalgaz kaynakları nedeniyle Rusya ve Çin’in doğal müttefikler olduğunu ancak bu iki ülkenin rakip olduğunu” da vurguladı.

Son olarak, Dr. Dana Allin, Trump’ın Putin ile yakınlaşmasının nedeninin diplomatik bir stratejiden çok, kişisel bağlar ve eylemler olduğunu ifade ediyor. Trump, Zelenskiy ile yaptığı son görüşmede Putin’i tanıdığını belirtti ve yakın bağları üzerinde durdu. Welle ise, Trump’ın Rusya ile geçmişten gelen iyi ilişkilerini göz önünde bulundurarak, bu durumu daha derin analiz etmenin gerektiğini söylüyor.

“`